İşitme Yetersiziliği Bireyler Destek Eğitim Programı

Genel olarak işitme yetersizliği; bireyin işitme testinden aldığı sonuçların normal işitme sınırlarından belirli derece farklılık göstermesi, bireyin dil kazanımını engellemesi ve kişinin gerekli düzeltmelere rağmen gelişim, uyum ve iletişimdeki görevlerini yerine getirememesi şeklinde tanımlanabilir.

 

İşitme yetersizliğinin sınıflandırması, yetersizliğin derecesine, oluş zamanına, oluş yerine göre yapılmaktadır.

* İşitme yetersizliğinin derecesine göre sınıflandırma 15 desibel (dB) ve daha az işitme yetersizliğine sahip olan çocuğun işitmesinde bir problem olmadığı için sınıflandırma 16 desibel (dB) ve üstündeki işitme kaybı için yapılmaktadır.

10-15 dB-Normal İşitme-İşitmede problem yoktur.

16-25 dB-Minamal(çok hafif derecede işitme kaybı)-Bazı sesleri (çağlayan sesi, yaprak hışırtısı gibi) duyma ve ayırt etme güçlüğü vardır.)

26-40 dB-Hafif(hafif derecede işitme kaybı)-Konuşma seslerinin bazılarını duyabilme güçlüğü vardır. Fısıltı ile konuşmaları duyamaz.

41-55 dB-Orta Derecede İşitme Kaybı-Karşılıklı konuşmaları anlamada güçlük çeker.

56-70 dB-Orta İleri Derecede İşitme Kaybı-İşitme cihazı olmadan konuşmaları anlayamaz ve takip edemez.

71-90 dB-İleri Derecede İşitme Kaybı-Konuşma seslerini duyamaz. Sadece çevredeki şiddetli sesleri duyabilir.

91 dB ve üzeri-Çok İleri Derecede İşitme Kaybı-Konuşma seslerini duyamaz. Çok yüksek şiddetteki sesleri duyabilir.

*İşitme yetersizliğinin oluş zamanına göre sınıflandırma, dil öncesi ve dil sonrası işitme yetersizliği olmak üzere iki grupta incelenmektedir.

  • Dil öncesi işitme yetersizliği: Sözel dili öğrenmeden önce oluşan işitme kaybıdır. Erken yaşlardaki alıcı dilin önemli olduğunu vurgulayan dilbilimciler, dili kazanmadan önce oluşan işitme kaybı yaş sınırının on sekizinci aydan öncesini kapsadığını, altıncı ay ya da on ikinci aylarda oluşan kayıplarda güçlüklerin daha da arttığını belirtmektedirler.
  • Dil sonrası işitme yetersizliği: Temel dil becerilerini öğrendikten sonra oluşan işitme kaybıdır. Beş ya da altı yaştan sonra işitme kaybı yaşayan çocuklar konuşma ile ilgili temel birikimlere sahip oldukları için konuşmalarını geliştirebilirler.

* İşitme yetersizliğinin oluş yerine göre sınıflandırma

  • İletimsel işitme yetersizliği: Sesin algılanmasında değil, sesin iletiminde bir sorun vardır. Genellikle bu tür işitme kayıpları, tıbbi müdahale ve uygun işitme cihazları ile olumlu sonuçlanabilir.
  • Duyusal-sinirsel işitme yetersizliği: İç kulakta bulunan işitme sinirlerinin zarar görmesi sonucu ortaya çıkar. Genellikle genetik faktörler etkilidir. Tıbbi tedavi yararsızdır. Bu tip işitme kaybının tek tedavi yolu işitme cihazı ve özel eğitimdir. Bu tip kayıplar, iletimsel işitme yetersizliğine göre daha ağır ve kalıcıdır.
  • Karma işitme yetersizliği: Hem iletimsel hem de duyusal-sinirsel işitme kaybı türlerinin bir arada görülmesidir.
  • Merkezi işitme yetersizliği: Dış ve orta kulağın görevini yapmasına, iç kulak ve işitme sinirlerinin normal çalışmasına rağmen merkezi sinir sisteminde meydana gelen zedelenme sonucu ortaya çıkan işitme kaybıdır.
  • Psikolojik işitme kaybı: İşitme organlarının yapısı ve işleyişinde bir bozukluk olmamasına rağmen bazı bireylerde işitme gerçekleşmez. Psikolojik işitme kaybı çoğunlukla aniden ortaya çıkar.

İşitme Yetersizliği Nedenleri

İşitme yetersizliğinin nedenleri; doğum öncesi, doğum anı ve doğum sonrası nedenler şeklinde gruplandırılmaktadır.

1-Doğum öncesi nedenler

Doğum öncesi dönem annenin hamileliği sırasında bebeğin ve annenin sağlık durumunu kapsamaktadır. Bu dönemdeki işitme kayıplarının nedeni şu şekilde sıralanabilir.

Ailede ve yakınlarında işitme kaybının olması

  • Annenin X ışınlarına maruz kalması
  • Hamilelik döneminde annenin geçirdiği enfeksiyon hastalıkları
  • Hamilelik döneminde annenin ilaç ve alkol kullanması, sigara içmesi
  • Hamilelik döneminde geçirilen kazalar
  • Kan uyuşmazlığı
  • Doğuştan gelen kulak yapısındaki bozukluklar

2-Doğum anı nedenler

Doğum anında bazı etkenler o ana kadar normal bir gelişim gösteren bebeğin işitmesini yetersiz hale getirebilir. Doğum anında işitme kaybına neden olan etmenler şu şekilde sıralanmaktadır:

  • Zor doğum
  • Sezaryen doğum
  • Çarpmalar ve diğer kazalar
  • Doğum ağırlığının düşük olması
  • Kan uyuşmazlığı sebebiyle kandaki bilirubin seviyesinin çok fazla yükselmesi
  • Bebeğin oksijensiz kalması

3- Doğum sonrası nedenler

  • Bebeğin geçirdiği hastalıklar (kızıl, kızamık, menenjit, boğmaca, difteri, kab kulak, enfeksiyon hastalıkları)
  • Yüksek titreşimli sese maruz kalmak
  • Çocuğun kaza geçirmesi
  • Çocuklara verilen yüksek dozdaki antibiyotikler

İşitme Yetersizliği Olan Bireylerin Gelişimsel Özellikleri

İşitme yetersizliği olan çocuklar, normal gelişim gösteren çocuklara göre farklı özellikleri gösterdikleri için işitme yetersizliği olan çocukların gelişimsel özelliklerinin bilinmesi gereklidir.

1-İletişim ve Dil Gelişimi

  • İşitme yetersizliği olan çocuklar da normal çocuklar gibi çevrelerindeki kişi ve nesnelerle ilgilidir. Normal işiten çocuklarla aralarındaki fark, sesleri algılayarak ve ifade ederek kurdukları iletişimdir.
  • İşitme yetersizliği olan çocukların anne-babası onunla iletişim kurabilmek için önce çocukla göz kontağı kurmak zorundadır.
  • Dil gelişimi, işitme engellilerin en çok etkilendiği gelişim alanlarından birisidir. Sesleri işitemeyen ve sözel uyaranları algılayamayan çocuğun dil kazanımı tam olarak gerçekleşmez.
  • Hayatın ilk yıllarında işitme yetersizliği olan çocuklar, dil gelişimi açısından işiten yaşıtlarına benzer bir gelişim gösterirler. Çok ileri derecedeki işitme yetersizliği olan bebekler, sadece görme alanı içindeki nesne ve olaylarla ilgilenirken, işiten çocuklar işittikleri seslere tepki verirler ve kendi çıkardıkları sesleri duyup kontrol ederler.
  • İşitme yetersizliği olan çocukların sözel tepkileri normal işiten çocuklara göre daha azdır.
  • İşitme yetersizliği olan çocuklarda yaşamın ilk yıllarından normal çocuklar gibi tepkiler gözlemlenirken, ses çıkarmalar yaklaşık 9. Aydan sonra kaybolur, ses taklitleri ortadan kalkar, sesin kaynağına yönelme davranışı görülmez.
  • İşitme yetersizliği olan çocuklar işiten çocuklar gibi tesadüfî öğrenmeleri gerçekleştiremez ve gelişimlerini tamamlamak için destek eğitime ihtiyaç duyarlar.
  • İşitme yetersizliği olan çocuğun dili kullanmanın yanında anlamada da güçlükleri olabilir. Çocuk duyduğu konuşmaları yorumlamada zorlanabilir.
  • İşitme yetersizliği olan çocuklar, yazı yazarken kelime atlama ve kelimeleri yanlış yazma hatalarını sıklıkla yapabilirler.
  • Zamir, takı ve sıfatların kullanımında hata yapabilirler.
  • Kelime hazinesi normal işitenlere göre daha yavaş gelişir.
  • Somut kelimeleri ( kedi, kırmızı, kalem gibi) soyut kelimelere göre (önce, eşit, kıskanmak gibi) göre daha kolay öğrenirler. Genellikle kelimelerdeki takıları atlarlar.
  • İşitme kaybı olan çocuklar normal işiten yaşıtlarını özel eğitim almadan yakalayamazlar.
  • İşitme kayıplı çocuklar aynı kelimeye ait birden fazla anlamı yorumlamakta zorlanırlar.
  • Daha kısa ve basit cümleleri anlayabilir ve ifade edebilirler.
  • Konuşma ve yazılı dile ait karmaşık cümleleri (etken ve edilgen cümle yapıları gibi) anlamakta güçlük çekerler.

2- Motor gelişim

  • İkinci bir özrü olmayan çocuklar, oturma, emekleme, yardımla yürüme, ayakta durma ve yürüme gibi temel motor gelişim aşamalarına normal işiten çocuklarla aynı hız ve sırada erişmektedir.
  • İşitme yetersizliği olan çocuklar normal işiten yaşıtlarına göre görsel motor koordinasyon gerektiren ayakkabı bağcıklarını bağlama, ipe boncuk dizme gibi bazı becerilerde güçlüklerle karşılaşabilirler.
  • İşitme yetersizliği olan çocuklarda geri geri yürüme, ip üzerinden atlama ve bunun gibi genel vücut koordinasyonunun sağlanması ve dengeyi gerektiren hareketlerle, düğme iliklemek gibi görsel-motor koordinasyonu gerektiren bazı becerilerde güçlük gözlenebilmektedir.

3- Zihinsel gelişim

  • İşitme yetersizliği olan çocuk, normal yaşıtlarına göre dili kullanamadığı için zihinsel gelişiminde gerilikler gösterebilir.
  • İşitme engelli çocuk açık ve anlaşılır konuşmaya sahip olmadığı için düşüncelerini ifade etme ve başkalarının düşüncelerini anlamada sorunlar oluşmaktadır.
  • İşitme yetersizliği olan çocukların zihinsel becerilerdeki gecikmeleri, eğitim ve yaşantı eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Bu çocuklara yeteri kadar uyarıcı verilemediğinden öğrendiklerini pekiştirip davranış haline getiremeyebilirler.
  • İşitme yetersizliği olan çocuklarda işitme ile sağlanan bilginin az olmasından dolayı bu çocukların dil ve kavram gelişimlerinde yetersizlik görülebilmektedir.
  • Erken tanılandıklarında ve erken eğitime alındıklarında, birçok çocuk, yetersizliğine rağmen akranlarını yalnızca birkaç yıl geriden takip eder.
  • İşitme yetersizliği olan çocuklar çevre ile ilgili bilgi edinmek için görme, dokunma, tat alma ve koklama duyuları ile işitme duyusunun eksikliğini gidermek zorunda kalırlar. Özellikle seslerin ait oldukları nesne, kişi ve olayları ve bunların ilişkilerini anlamakta güçlük çekerler. Buna bağlı olarak düşünme, karar verme, yorumlama, sebep–sonuç ilişkilerini değerlendirmede yetersiz oldukları gözlenmektedir.
  • İşitme yetersizliği olan çocuklar, dil ediniminde ve kavram gelişiminde yaşadıkları güçlüklerden dolayı, okuma yazma gibi dilin kullanımını gerektiren akademik becerileri kazanmada problem yaşayabilmektedir. 4- Sosyal-duygusal gelişim
  • Aileler çocuğun yetersizliğini fark ettikten sonra reddetme ve inkâr gibi çocukla ilişkilerinin azalmasına neden olan bir takım süreçlerden geçerler. Bu durum çocuğun sosyal ve duygusal gelişimine olumsuz bir zemin oluşturur.
  • Aile ile olan iletişim azlığı zamanla toplum içindeki iletişime de yansır.
  • Akranların ve öğretmenlerin çocukla daha kolay ve etkili iletişime girmesi ile çocuk sosyal kuralları, konuşmada kullanılan kuralları, farklı durumlara uygun tepki vermeyi, kişilerle yakın ilişkiler kurmayı öğrenebilir.
  • İşitme yetersizliği olan çocuklar ihtiyaçlarını sözlü olarak ifade etmeden yetersiz kalırlar.
  • Çocuğun ailesi ve arkadaşları duygularını anlamakta zorlanabilirler. Böyle durumlarda işitme yetersizliği olan çocuklar kendilerini kötü hissedebilirler ve kendilerine olan güvenleri zedelenebilir.
  • İleri ve çok ileri derecede işitme yetersizliği olan çocuklar diğer çocuklardan ayrı bir eğitim sürecinde ise okulda yalnızlık, arkadaşsızlık ve mutsuzluk gibi duygular yaşarlar.
  • Çocuğun konuşulanları anlamada yaşadığı güçlükler aile ve sınıf ortamında uyumsuzluk yaratabilir.
  • İşitme yetersizliği olan çocuklar normal işiten yakınları ile yakınlık kurma ve sosyal kaynaşma için yeterli değildir.
  • İşitme yetersizliği olan çocuk sosyal iletişim ve etkileşim yeteneklerinden yoksun oldukları için konuşmayı başlatma, devam ettirme, paylaşma ve birlikte oyun oynama gibi becerileri geliştirememektedir.
  • Sosyal uyumun temel bileşenlerinden biri olan sosyal davranışların gelişimi de işitme kaybından olumsuz yönde etkilenir. Bu olumsuzluk klinik boyutta, davranış problemleri olarak adlandırılır. İşitme yetersizliği olan bireylerde normal işiten bireylere göre daha sık davranış problemlerine rastlanmaktadır.
  • İletişim eksikliği nedeniyle işitme yetersizliği olan bireylerin kendilerini zaman içinde toplumdan izole etmesine sebep olur. Bu izolasyon, bireyin yalnız, utangaç ve içe kapanık olmasına yol açar.

İşitme Yetersizliğini Önleme

İşitme yetersizliğini önlemede öncelik, yetersizliğe sebep olabilecek durumların ortadan kaldırılmasına yönelik tedbirler alınmasıdır. Sağlık ve aile eğitimine önem verilmelidir. Doğum öncesi anne sağlığına dikkat etmeli, düzenli aralıklarla doktor kontrolünden geçmelidir. Yeni doğan her bebek, mutlaka muayene edilerek işitme duyusu kontrol edilmelidir. Koruyucu hekimlik hizmetleri ile olası engelin önüne geçilebileceği, erken tanı ile etkili tedavi-eğitim verilebileceği unutulmamalıdır. Her çocuğun büyüme ve gelişmesi izlenmelidir. Orta kulak enfeksiyonlarının hızlı ve etkili tedavisi yapılmalıdır. Orta kulak iltihabı uygun bir şekilde tedavi edilmezse işitme kaybı ve beyne yayılan iltihaplar ortaya çıkabilecektir. Bu hastalığın ilk belirtisi işitme kaybı olup, genellikle geniz eti büyük olan çocuklarda görülür. Gerekli tedavi yapılmazsa kalıcı işitme kaybı ortaya çıkabilir. İşitme kaybı olan çocukların değerlendirilmesi ekip çalışmasını gerektirir. Bu ekipte kulak burun boğaz uzmanı, pediatrist, nörolog, psikiyatr, psikolog, odyolog, eğitim odyoloğu, özel eğitimci, çocuk gelişimci ve sosyal hizmet uzmanı bulunmalıdır.

Copyrights © 2014 & All Rights Reserved by Sevgi Rehabilitasyon.