- Özel Öğrenme Güçlüğü Destek Eğitim Programı
- Hafif Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği
- Yaygın Gelişimsel Bozukluklar Destek Eğitim Programı
- İşitme Yetersizliği Destek Eğitim Programı
- Görme Yetersizliği Destek Eğitim Programı
- Dil ve Konuşma Güçlüğü Destek Eğitim Programı
- Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Destek Eğitim Programı
Dil ve Konuşma Güçlüğü Destek Eğitim Programı
Dil ve Konuşma Güçlüğü Nedir?
Dil ve konuşma güçlüğü; konuşmanın akışında, ritminde, tizliğinde, vurgularında, ses birimlerinin çıkarılışında, eklemlenişinde, artikülasyonunda ve anlamında bozukluk bulunması; sözel iletişimde farklı seviye ve biçimlerde ortaya çıkan aksaklıklar ve düzensizlikler nedeniyle dili kullanma, konuşmayı edinme ve iletişimdeki güçlüklerin, bireyin eğitim performansı ve sosyal uyumunu olumsuz yönde etkilemesi durumudur.
Konuşma; konuşmayı sağlayan organların, kasların, sinirlerin yapısıyla, işlevleriyle ilgili motor bir süreçtir. Bu organların, kasların, sinirlerin yapısında ya da işlevlerindeki herhangi bir bozukluk olması durumunda çocuk sesleri, dilin yapısını ve özelliklerini bilse bile bu organları kullanamadığı için sesleri çıkarmada zorlanmakta ya da doğru şekilde ifade edememektedir.
Çocuklar Neden Dil ve Konuşma Güçlüğü Yaşar?
1. Konuşma organları: Diş, dil, damak, boğaz ve ses bantlarında varolan problemler çocukta konuşma problemleri oluşturabileceği gibi, çocuğun dilini doğru şekilde ve doğru yere konumlandıramamasından da kaynaklı konuşma problemleri oluşabilmektedir.
2. Olgunlaşma: Sinir, kas sağlığı ve aralarındaki eş güdüm normal olabilir fakat çocuğun konuşmayı kazanabilmesi için motor gelişim yönünden belirli olgunluğa erişmesi gerekmektedir. Çocuk çene ve dil kaslarına hakim olup, onları kullanacak düzeye erişmeden sesleri çıkarmakta zorlanmakta bu nedenle çalışmalar esnasında öncelikle bu kasları çalıştırıcı etkinlikler yapılmaktadır.
3. Duygusal durum: İlk çocukluk evresinde çocuğun karşılaştığı duygusal güçlükler onun konuşma gelişimini olumsuz yönde etkilemekte ve gecikmesine neden olabilmektedir. Çocuk yaşadığı konuşma problemi nedeniyle çeşitli psikolojik sıkıntılar yaşayabilmekte, bu sıkıntılar çocuğun kendine olan güvenini etkilemekte, çevresi ile konuşmak istememesine ya da cevabını bildiği sorular karşısında “evet-hayır” gibi kısa cevaplar vermesine hatta cevap vermek yerine yalnızca başını sallamasına neden olabilmektedir. Bunun gibi problemler yaşayan çocukların ileride karşılaşacağı problemleri en aza indirgemek adına mutlaka bir konuşma bozuklukları uzmanına götürülmesi gerekmektedir.
4. Zeka: Konuşma, karmaşık becerilerin belli bir düzen içinde kullanılmasını gerektirmektedir. Zihinsel problemler, konuşma güçlüğünün tek sebebi olarak gösterilemeyeceği gibi beraberinde getirdiği birçok problem de konuşmanın gecikmesine ya da bozuk olmasına neden olabilmektedir.
5. İşitme: İşitme, konuşmanın temel unsurunu oluşturmakta ve konuşma ediniminden önceki dönemde, işitme sisteminde oluşan aksaklıklar dil ve konuşma gelişimini ciddi şekilde etkilemektedir. İşitme kaybında erken teşhis çok önemlidir. İşitme kaybının teşhisi ne kadar erken yaşta sağlanırsa, tedavinin ve bireyin gelişimi o kadar sağlıklı olmaktadır. Çocuğun konuşmasını geliştirebilmesi için özellikle ilk iki yıl en önemli dönemdir. Aile çocuğun büyümesini ve gelişmesini iyi takip ediyorsa işitme kaybı erken dönemde teşhis edilebilmektedir.
İşitme ve konuşma arasında sıkı bir ilişki vardır. İşitme kaybı olan ve işitme cihazı kullanan kişilerin, konuşma eğitimi için küçük yaşlardan itibaren özel eğitim desteği almaları gerekmektedir. Konuşma eğitimi alan kişiler dil gelişimleri ile birlikte sosyal hayata daha iyi uyum sağlayarak, normal konuşan bireyler ile aynı seviyeye gelebilmektedirler.
6. Sağlık: Ağır ve uzun süren hastalıklar çocuğun her türlü gelişimini yavaşlatmakta, bazen durdurmakta ve öğrenme sürecini geciktirmektedir. Boğaza yerleşmiş çeşitli mikrobik hastalıklar ve ses telleri üzerinde oluşan nodüller de sesin kısık ve boğuk çıkmasına yol açarak konuşmayı güçleştirmektedir.
Dil ve konuşma güçlüğünü tek bir nedene bağlamak doğru değildir. Çocuktan kaynaklanan nedenler olabileceği gibi çevresel faktörler de çocukta dil ve konuşma güçlüğü yaratabilmektedir. Bunlar;
1. Güdüleme, uyarım, teşvik: Dil ve konuşma bozukluğu olan çocuklar ile çalışırken çocuğu konuşmaya teşvik etmek esas alınmalı ve çocuğun konuşması için kullanılan materyallerin çocuğun ihtiyacına göre zengin ve doğru olması gerekmektedir. Konuşma, çocuk için zorunlu hale getirilmemeli, eğlenceli şekilde öğretilmelidir.
2. Konuşmayı öğretmek için kullanılan metot: Çocuğa konuşmayı öğretmek için kullanılan metotlar, onu konuşmaya teşvik edici olmalıdır. Çocuk ile çalışan kişinin dilini doğru şekilde kullanılarak çocuğa iyi bir model olması gerekmektedir.
Dil ve Konuşma Güçlüğü Nasıl Anlaşılır?
Çocuğun dil gelişiminde problem olup olmadığı yönündeki ilk belirtiler, çocukta konuşma davranışının ortaya çıkması ile başlamaktadır (12-18 ay). Aileler 12-18 ay içindeki çocukların dil gelişimlerini dikkatlice takip etmeli, farklı bir durumdan şüphelendikleri zaman mutlaka bir konuşma bozuklukları uzmanına başvurmalıdır.Çocuklarda dil ve konuşma bozuklukları birçok şekilde anlaşılabilmektedir.Çocuğun konuşmasının kendi yaşından beklenenden çok geri veya konuşma gelişiminin yaşıtlarından çok daha yavaş olduğunu,Söylediklerinin anlaşılır olmadığını (araba - ayaba, toka - tota, güneş - dünes vb.),Kelimeleri ifade ederken takıldığını (ba-a-a-a-ba-a-a-am e-e-e-e-e-ve ge-e-e-eldi) düşünüyorsanız bir uzmana başvurunuz.
Dil ve Konuşma Güçlüğünde Aileler Neler Yapabilir?
Çocuğunuzda dil ve konuşma problemi olduğunu düşünüyorsanız çocuğunuzun mutlaka bir konuşma bozuklukları uzmanı tarafından değerlendirilmesini sağlayınız. Eğitim aldığınız süre boyunca;
1. Eğitimde kullanılan yöntemleri çocuğunuzun günlük hayatına uygulamasına yardımcı olun.
2. Çocuğunuza iyi bir model olarak doğru şekilde konuşmasını kolaylaştırın.
3. Çocuğunuzun nasıl konuştuğundan çok ne söylediğine dikkat edin. Olumlu davranışlarını pekiştirerek kendine olan güvenini kazanmasını sağlayın.
4. Çocuğunuzu konuşması konusunda yargılamayın.
5. Çocuğunuzun yapamadıklarını düzeltmeye çalışmak yerine, yapabildiklerinden yola çıkarak yapamadıklarını neden yapamadığının farkına varmasını sağlayın. Eğitimde öğrendikleri konusunda farkındalık kazandırın ve onları günlük yaşamda kullanmasını sağlayın.
6. Çocuğunuzu başka çocuklarla kıyaslamayın. Her çocuğun farklı özelliklere sahip olduğunu unutmayın.